top of page

Astrolojiye İnanmanın Psikolojisi: Forer-Barnum Etkisi

  • Yazarın fotoğrafı: Umay San
    Umay San
  • 14 Ara 2024
  • 2 dakikada okunur

Tanımadığınız biri size bakıyor, birkaç saniye sessiz kalıyor ve şöyle diyor: “İnsanların seni sevmesine ihtiyaç duyuyorsun. Kendine karşı sert davranıyorsun ama ortaya koyamadığın bir potansiyelin var.”


Bir an için “Beni tanıyor mu?” diye düşündünüz, değil mi?

Genel bir doğru, kişisel bir hikaye kılığına girebilir. İnsan, duymak istediklerinde kendisini bulma eğilimindedir. Buna Forer-Barnum Etkisi diyoruz.


Forer-Barnum Etkisi

Her şey Psikolog Forer’ın, insanların genel ifadeleri kendilerine özel zannetme eğilimlerini fark etmesiyle başlıyor. Deney, ünlü iş insanı Barnum’un “Herkese uyan bir şeyimiz var!” sözünden yola çıkarak yapılmamış olsa da deney bulguları Barnum’un yaklaşımıyla benzerlik gösterdiğinden sonradan bu kavram “Barnum Etkisi” olarak da anılıyor. Forer, deneyinde öğrencilerine özel olarak hazırladığını söylediği analizleri veriyor ve herkesin bu analizleri sıfırdan beşe kadar kendilerine uygunluk seviyesine göre puanlamasını istiyor. Puanlamalar tamamlandığında, ortalama 4.26 çıkıyor. Yani öğrencilerin çoğu analizlerin kendilerine has ve doğru olduğunu düşünüyor. Ardından Forer, analizi bir astroloji kitabından bulduğunu ve herkese aynı metni verdiğini söyleyip hipotezini doğruluyor. Peki, herkese uygun bir yalan, neden en çok bize uygunmuş gibi gelir?


ree

Öznel Geçerlilik

İnsanlar olaylar ile beklentileri doğrultusunda ilişki kurmaya yatkındır. Bu yüzden burç yorumlarındaki pozitif ifadeler, kabul edilebilirliklerini artırır. “Yakında güzel bir fırsatla karşılaşacaksınız” yorumu, sıradan bir olayın fırsat gibi görünmesini sağlayabilir.


Kendini Gerçekleştiren Kehanet

Bize sunulan genel cümleler, boş tuvallerdir. Bizlerse belirsizliği anlamlandırmak adına geçmişimize döner, cümleleri doğrulayan anılar ararız. Bulamadığımızda ise cümleyi doğrulamak amacıyla bilinçli veyahut bilinçsiz olarak davranışlarımızı şekillendiririz. Bu, bir kehaneti gerçek yapma, bizim olmayanı bize ait yapıp genellemeyi bireysel kılma arzusudur.


Teyit İsteği

Zihin, düşünceler arasında uyum arar. Bunun için karşılaştığı çelişkileri reddetme eğilimindedir. Bir burç yorumunun ilk cümleleri inançlarımızla örtüşürse, yazının ilerleyen bölümlerinde düşüncelerimizle çelişen ifadeleri görmezden geliriz, yok saymaya çalışırız, bazen kendi bakış açımıza uydurmak için bahaneler buluruz. Bu süreç bilinçli değil, zihinsel savunma mekanizmasıdır. Tutarlı hissetmek isteyen zihin, gerçekliği kabullenmektense inançlarını doğrulamaya çalışır.


Bir başka araştırma ise astrolojinin doğruluğunu test etmek için yapılan Carlson Deneyi’dir. Deneyde 28 astrologdan, katılımcıların kişilik profilleriyle yıldız haritalarının eşleştirilmesi istenmiştir. Katılımcılar için sorularla kişilik tarifleri oluşturulmuş ve bilgiler astrologlara verilmiştir. Yaptıkları eşleştirmeler şaşırtıcıdır: astrologlar şans eseri elde edilebilecek bir şekilde, sadece %34 oranında doğru tahmin yapabilmiştir. Bu da, astrolojinin kişisel bir temele dayanmasından çok, rastlantısal sonuçlar verdiğini göstermiştir.


Forer-Barnum Etkisi ve Astroloji Hakkında Hap Bilgiler:


  • Forer-Barnum Etkisi’ni yalnızca astrolojide değil, politikada da görüyoruz. Obama’nın 2008 başkanlık kampanyasında kullandığı “Yes We Can” sloganı, farklı grupların farklı beklentilerini yansıtacak şekilde yorumlanabiliyordu. Bu sayede, herkes kendisini bu mesajda bulmuştu ve slogan destek kazanmıştı.

  • Dünya ekseninin yön değiştirerek bir daire çizmesine presesyon denir. Bu 26.000 yıllık hareket yüzünden, aslında Mart ayında doğanların günümüzde Balık değil, Kova burcu olması gerektiği söyleniyor. Burç tarihleri 2.000 yıl önceye sabitlenmişken, gökyüzü çoktan yer değiştirmiş durumda.


Kaynakça:


Carlson, S. (1985). A double-blind test of astrology. Nature, 318(6045), 419–425. https://doi.org/10.1038/318419a0

Forer, B. R. (1949). The fallacy of personal validation: a classroom demonstration of gullibility. The Journal of Abnormal and Social Psychology, 44(1), 118–123. https://doi.org/10.1037/h0059240

Yorumlar


bottom of page