Yetersizlik Hissi: Dijital Dünyada Sessiz Bir Kriz
- Elanur Adeka
- 9 Ağu
- 2 dakikada okunur
Sosyal Medya Yetersizlik Hissini Nasıl Tetikler?
Dijital dünyada geçirilen sürenin artması, bireylerin benlik algısını ve öz değerlendirme süreçlerini ciddi biçimde etkiliyor. Özellikle sosyal medyada aktif olan bireyler, başkalarının yaşamlarına dair sürekli bir "gözlem" hâlindeler. Bu gözlemin temel psikolojik sonucu ise sosyal karşılaştırma davranışı. Festinger’in Sosyal Karşılaştırma Teorisi’ne göre bireyler, kendi yeteneklerini ve başarılarını değerlendirmek için sıklıkla başkalarıyla karşılaştırma yaparlar. Dijital ortam bu karşılaştırmayı sürekli ve bazen abartılı hâle getirerek yetersizlik hissini tetikleyebilir.

Birinin yeni işini, başka birinin tatilini ya da bir başkasının başarılarını sosyal medyada sürekli görmek, kişide “Ben neden böyle değilim?” sorusunu doğurur. Bu düşünce biçimi özellikle ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde, kimlik gelişiminin aktif olduğu yıllarda, kişinin benlik saygısı üzerinde oldukça yıpratıcı etkilere yol açabilir.
Bu durumun psikolojik sonuçları sadece geçici kötü hissetmekle sınırlı kalmaz. Araştırmalar, sosyal medya kullanımının yüksek olduğu kişilerde özgüven düşüklüğü, içe çekilme, sosyal izolasyon ve depresif belirtiler görülme oranının daha fazla olduğunu göstermektedir. Özellikle Instagram, TikTok gibi görsel ağırlıklı platformlar, kişilerin fiziksel görünüm ve yaşam tarzlarına dair karşılaştırma yapmalarını kolaylaştırmakta ve bu da öz-değer algısında aşınmaya neden olmaktadır.
Yetersizlik hissi, kişinin sadece bugünkü benliğini değil, geleceğe yönelik inançlarını da etkileyebilir. Kendini sürekli eksik ve yetersiz gören kişi, potansiyelini gerçekleştirme konusunda motivasyon kaybı yaşayabilir. Bandura’ya göre kişilerin kendi kapasitelerine olan inancı, hedef koyma, çaba gösterme ve karşılaştıkları engellerle baş etme davranışlarını etkiler. Dijital ortamda sık sık başarısız ya da yetersiz hissetmek, kişinin öz yeterlik algısını zayıflatabilir.
Dijital dünyada sıkça karşılaşılan yetersizlik hissinin önemli bir boyutu da imposter sendromudur. Bu sendrom, kişinin başarılarını hak etmediğini düşünerek kendini sahtekar gibi hissetmesiyle ortaya çıkar. Sosyal medyada sürekli “mükemmel” hayatlara tanık olmak, bu içsel şüpheyi ve yetersizlik duygusunu güçlendirebilir. Böylece, bireyler elde ettikleri başarıları küçümseyip kendilerini olduğundan daha yetersiz görme eğilimi gösterebilirler.

Yetersizlik Hissinden Kurtulma Yöntemleri
Bu döngüyü kırmak için atılabilecek ilk adım, dijital farkındalık geliştirmektir. Sosyal medyada görülen içeriklerin çoğunun “seçilmiş”, “kurgulanmış” ve “idealize edilmiş” olduğunu hatırlamak gerekir. Kimse ekranda görünmeyen mücadeleleri ya da belirsizlikleri paylaşmaz. Bu yüzden, dijital ortamda sunulan “gerçeklik” ile kendi hayatımız arasında bire bir bir kıyaslama yapmak sağlıksız bir bakış açısıdır.
Kendi başarılarımızı fark etmek, küçük ilerlemeleri takdir etmek ve kendimize karşı şefkatli olmak, sosyal medya detoksları, kendilik değerini sadece başarıya değil ilişkiler ve değerlerle anlamlandırmak; bu duyguyla baş etmede pratik ve güçlü stratejilerdir. Dijital dünyada yetersizlik hissi yalnızca bireysel bir duygu değil, aynı zamanda günümüz toplumunun yaygın bir psikolojik gerçeği hâline gelmiştir. Bu duygunun evrensel olduğunu ve herkesin zaman zaman benzer hislerle başa çıkmak zorunda kaldığını bilmek önemlidir.
Önemli olan, dijital çağda benliğimizi başkalarının vitrinine göre değil, kendi değerlerimize göre şekillendirmeyi öğrenmektir.
Yetersizlik Hissi Hakkında Bazı Hap Bilgiler:
Pandemi sürecinde dijital platformlarda geçirilen süre ortalama %30-40 artmış, bu da yetersizlik hissinin yaygınlaşmasına neden olmuştur.
Amerika’da yapılan bir çalışmada, günlük sosyal medya kullanım süresi 3 saatten fazla olan gençlerde depresyon belirtilerinin %20 daha fazla görüldüğü raporlandı.
Yetersizlik hissinin azaltılması için öz-şefkat temelli müdahaleler, depresyon ve anksiyete semptomlarını düşürmede etkilidir.
Yorumlar